Ana içeriğe atla

Karanlığın Elli Tonu - E.L James | Kitap Yorumu #1


Karanlığın Elli Tonu Arka Kapağı: 
Romantik, özgürleştirici ve kesinlikle bağımlılık yaratıcı...
Bu roman dengenizi sarsacak, sizi ele geçirecek ve ebediyen sizinle kalacak.
Ruhu yaralı genç girişimci Christian Grey'in karanlık sırlarının yıldırdığı Anastasia Steele, ilişkilerine son noktayı koyup bir yayınevinde çalışmaya başlar.
Ama Grey'e duyduğu karşı konulmaz çekim hâlâ etkisini sürdürmektedir. Grey yeni bir teklifle gelince ona karşı koyamaz. Nihayet her şey daha iyiye gidiyor gibi göründüğü sırada birden geçmişin hayaletleri ortaya çıkar. Anastasia, sorunlu, hırslı ve talepkâr Elli Ton'un sinir bozucu geçmişi hakkında, tahminlerinin çok ötesinde şeyler öğrenir ve ilişkileri bir kez daha tehdit altına girer.
Grey içindeki şeytanlarla savaşırken, Ana da hayatının en önemli seçimini yapmak zorunda kalır. 
Ve bu kararı tek başına vermelidir...




Bende bir popüler kültür yandaşı olarak, elli ton serisine başladım.
Olayın en başına dönecek olursak eğer, çevremde ‘’Christian Grey..’’ diye ağızlarının suyu bir bardak dolduracak kadar fazla akan kızlarcağızlara sordum, kim bu gri? Dediler ki, yoksa sen bilmiyor musun? Evet bilmiyorum. Ama o an bunun hezimeti beni kırdı geçti. Aldım elime akıllı telefonumu Google amcanın şefkatli kollarına sarıldım. Ve o zaman anladım ki, bu genç kızlarımınız aklını başından alıp, kapalı bir kutuya saklayan Christian, aslında ‘’sadist’’ ‘’Bad boy’’imiş. Eh birde ‘’Erotik roman’’ yazınca, anladım ben neyin ne olduğunu.

Zaman kaybetmeden bende gidip aldım kitabı. Ne yalan söyleyeyim, Grinin Elli Tonu’nu bir çırpıda bitirdim. Üzerine lıkır lıkır su içtim. Betimlemelerin ağır olmadığı ve daha çok olay örgüsüne dayanan bu kitap tam bir popüler kültür örneği. Bana Alacakaranlık serisini anımsatmadı değil, ama şöyle anımsattı; yazı dili ve olay örgüsünün ilerleyişi şeklinde çok yakın buldum. Zaten bir rivayete göre, Elli Ton’un yazarı sevgili E.L James, bu kitabı en başta Alacakaranlık-hayran kurgu şeklinde düşünmüş.

Velhasıl kelam, ben Grinin Elli Tonu’nu okuduktan sonra –seri kitap okumayı sevmeyen ben- ikinci kitabı okumazsam atın beni zulümlere diye ağıtlar yaktım. Hemen gidip kitapçı zeminini öpüp, Karanlığın Elli Tonu’nun yanı sıra, Özgürlüğe’de ton boyayıverdim.

Evet sonunda değerlendirme kısmına geldik.
Seri kitap okumayı neden sevmediğimi tekrar 50 ton serisinde pekiştirmiş oldum. Ayrıca bu kadar fazla erotizm bir yerden sonra ‘’yine mi bamya?’’ algısı uyandırıp ister istemez insanın hava-su-civa misali normal bir münasebetmiş gibi algılamasına neden oluyor. İnsanın ilk okuduğunda garipsediği cümleler ve uyanan hislerin yerin, ‘’seks yaptılar hı hı tamam’’ alıyor.
Dilinin akıcılığına bir şey söylersem, bir yıldırım düşer yakar beni. Dil akıcı, ama seks sıkıcı.
Gri’ etkisini bırakmadı bu Karanlık bende.
Ama ve lakin, sonlara doğru Bayan Robinson’un yaptığı çirkeflik bir tarafa, o Jack Hyde’in tam bir sinsi düşünceler uzmanı olması, ‘’neyse ya, üçüncü kitabını da okurum bence.’’ Diye içime bir şeyler serpmedi değil. 
Anastasia’dan öğrenmiş bulunduğum, parmağı bükme ve hayalara tekme hamlelerini kulağıma küpe edindim bile.

Bayan Robinson demişken, Christian formunu yitirmiş bu kitapta. Gri’de ki dediğim dedik bay ‘’hakim’’ gitmiş, yerine ‘’Anastasia beni bırakma nolursun!’’ diye kıza kul köle olacak kılıbıktan hallice bir Christian gelivermiş. Ayrıca o evlilik meselesi de beni adeta şok üzerine şoka soktu. Meğersem adam en başından beri yavru kedicikmiş.
Eh Anastasia’da duruma alışmış tabi, eski utangaçlığı, geri çekilmeleri bir köşeye bırakmış, her ne kadar kitapta bazı yerler bununla ilgili çelişkili cümleler kursa da kendinden emin bir genç bayan olmuş dünkü kız.

Mesela, önceden ‘’ay ben para kabul edemem.’’ Diye mırın kırın çeviren Ana, ‘’Audi A3’ü de seviyordum ama Saab daha güzel.’’ Diye ahkam kesmeye başlamış. Tamam abartmayalım, ama bence herkeste bir değişim söz konusu.
.Ayrıca oyun odası hakkında da ne kadar ileri bir hayal gücü olabilir diye düşünmedim değil.

Eski keskin Grey’i görmediğim için hüzünlendim.

Kısa sürede okuduğum kitapların başında geliyor elli ton serisi.
Yergi yapmış gibi görünsem de, yazarın hakkını hiçbir halde yiyemem. Popüler bir yazar olmak bir yana, ilk kitabında böylesine bir başarıyı elde etmenin kolay olmadığı görüşündeyim.
Sevgili E.L James’in kaleminesağlık diyorum.
Okuduğunuz için teşekkür ediyor, öpücüklerimi sunuyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M...

Mucize - R.J Palacio | Kitap Yorumu #41

***Tanıtım*** Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın… Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur. August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile "yeni çocuk" olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi? "Mucize aslında… tam bir mucize. Kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun; hayatınızı iyileştirecek."  -Nicholas Sparks, New York Times çoksatan yazarı- New York Halk Kütüphanesi, Okuyup Paylaşma Seçkisi E.B. White Read Aloud Ödülü Christopher Ödülü "Cesaret...

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger...