***Tanıtım***
Kader iki azılı düşmanı birbirlerinin kollarına atarsa…
Savcı yardımcısı Cameron Lynde, Chicago'da gizli kaçamaklar yapan onlarca senatörün tuttuğu onlarca otel odasının arasından, vahşice bir sevişmenin tuhaf bir cinayetle sonuçlandığı 1308 numaralı odanın yanındakini seçer. Ve Illinois'deki, bu özel davada görevlendirilebilecek onlarca FBI ajanının arasından, Özel Ajan Jack Pallas görevlendirilir. Özel Ajan Jack Pallas yıllar önce, beceriksizliği yüzünden kariyerini mahvettiği gerekçesiyle, savcı yardımcısı Cameron Lynde'i ulusal televizyonda rezil eden Jack Pallas'ın ta kendisidir.
…elbette ortalık birbirine girer.
Cameron Lynde'le birlikte çalışmak mı? Şaka mı yapıyorlar? Jack bunun belki de, yıllar önce Cameron yüzünden Chicago'dan sürüldüğü ve nihayet bu yıl geri geldiği için, kötü bir hoş geldin şakası olduğunu umuyor. Fakat fena halde yanılıyor.
"Julie James bir harika! Kendinizi sesli gülmekten alamayacak ve size ait bir FBI ajanınızın olmasını isteyeceksiniz!"
-New York Times'ın en çok satan yazarlarından Sandra Hill-
(Tanıtım Bülteni)
Sayfa Sayısı: 470
Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: Ephesus Yayınları
***Yorum***
Bu kitap kesinlikle şa-ha-ne!
Kitap bitti ve yatağımın üzerinde oturup, niye benim bir Ajan Pallas'ım yok diye üzüldüm.
Elinize alıyorsunuz, ilk sayfayı açıp , ilk sayfayı okuyorsunuz ve o andan itibaren kitabın içerisine hapsoluyorsunuz. Başladım ve bitirdim. Bugünlük yeter ya okumayayım daha fazla diye kendi kendime dediysem de görünmez bir güç beni tuttu sürükledi.
Oku, oku oku diye bir ses zihnime fısıldadı ve ben buna karşı koymadım tabi ki. ''En büyük aşklar nefretle başlar''klişesinin bir kısmı olsa da bu iki aşığın ilişkisi hiç bir zaman nefrete dönüşmemiş. Sadece kısa süreli birbirlerine öfke tavan yapmış. Çoğu aşk kitabında olduğu gibi kitapta kendini tekrar yoktu ki bu mükemmel bir şeydi.
Küçücük bir özet geçmek gerekirsek, Cameron bir savcı ve yıllar önce çalıştığı davayı federal savcı istedi diye haksız bir şekilde kapatmak zorunda kalıyor. Kapattığı davada da Ajan Pallas var. Cameron gidip bunu Ajan Pallas'a söylüyor, sonra Pallas atara bir geliyor ki sorma..
Sen git, televizyoncu gazeteci ordusunun önüne ''Savcı kafasını kıçının arasına sıkıştırmış. Daha taşaklı biri vermeliydiniz.'' de. Oldu mu şimdi? (Buraya çok güldüm ama) Olmadı.
Sonra aradan 3 yıl geçiyor tabii.. ajan Pallas Nebreska'dan geri dönüyor ve o da ne ilk davasında Cameron tanık pozisyonunda! İşte kayışlar buradan kopmaya başlıyor. tut tutabilirsen..
İkisinin arasında itiraf edilemeyen bir çekim, asla itiraf edilemeyecek şey ve asla kimseye söylenmemesi gereken bir kaç küçük olay derken.. Havai Fişek patlaması!
Tanrısal bakış açısıyla yazılmış bir kitaptı Şeytan Tüyü. Ve ben gerçekten inanılmaz beğendim. İnsanı sıkmıyor ve o klişeleşmişlerden değil. Karakterleri sağlam ve belli çizgileri var. En sevdiğim şey zaten ağır karakterlerdir.
Ajan Pallas'a bir cast yapmamız gerekiyorsa.. Bu kesinlikle Tom Hardy olurdu. ( Bu adama aşığım )
Cameron Lyndnn için ise.. Riley Keough olur diye düşünüyorum. Aslında en başında Charlize Theron diye düşünmüştüm ama.. Dedim bu kadar Mad Max olmasın. (Yine de oldu)
Bu da çiftimizin fotoğrafı:

Bu kitap 10/7 'yi söke söke aldı be!
***Yorum***
Bu kitap kesinlikle şa-ha-ne!
Kitap bitti ve yatağımın üzerinde oturup, niye benim bir Ajan Pallas'ım yok diye üzüldüm.
Elinize alıyorsunuz, ilk sayfayı açıp , ilk sayfayı okuyorsunuz ve o andan itibaren kitabın içerisine hapsoluyorsunuz. Başladım ve bitirdim. Bugünlük yeter ya okumayayım daha fazla diye kendi kendime dediysem de görünmez bir güç beni tuttu sürükledi.
Oku, oku oku diye bir ses zihnime fısıldadı ve ben buna karşı koymadım tabi ki. ''En büyük aşklar nefretle başlar''klişesinin bir kısmı olsa da bu iki aşığın ilişkisi hiç bir zaman nefrete dönüşmemiş. Sadece kısa süreli birbirlerine öfke tavan yapmış. Çoğu aşk kitabında olduğu gibi kitapta kendini tekrar yoktu ki bu mükemmel bir şeydi.
Küçücük bir özet geçmek gerekirsek, Cameron bir savcı ve yıllar önce çalıştığı davayı federal savcı istedi diye haksız bir şekilde kapatmak zorunda kalıyor. Kapattığı davada da Ajan Pallas var. Cameron gidip bunu Ajan Pallas'a söylüyor, sonra Pallas atara bir geliyor ki sorma..
Sen git, televizyoncu gazeteci ordusunun önüne ''Savcı kafasını kıçının arasına sıkıştırmış. Daha taşaklı biri vermeliydiniz.'' de. Oldu mu şimdi? (Buraya çok güldüm ama) Olmadı.
Sonra aradan 3 yıl geçiyor tabii.. ajan Pallas Nebreska'dan geri dönüyor ve o da ne ilk davasında Cameron tanık pozisyonunda! İşte kayışlar buradan kopmaya başlıyor. tut tutabilirsen..
İkisinin arasında itiraf edilemeyen bir çekim, asla itiraf edilemeyecek şey ve asla kimseye söylenmemesi gereken bir kaç küçük olay derken.. Havai Fişek patlaması!
Tanrısal bakış açısıyla yazılmış bir kitaptı Şeytan Tüyü. Ve ben gerçekten inanılmaz beğendim. İnsanı sıkmıyor ve o klişeleşmişlerden değil. Karakterleri sağlam ve belli çizgileri var. En sevdiğim şey zaten ağır karakterlerdir.
Ajan Pallas'a bir cast yapmamız gerekiyorsa.. Bu kesinlikle Tom Hardy olurdu. ( Bu adama aşığım )
Cameron Lyndnn için ise.. Riley Keough olur diye düşünüyorum. Aslında en başında Charlize Theron diye düşünmüştüm ama.. Dedim bu kadar Mad Max olmasın. (Yine de oldu)
Bu da çiftimizin fotoğrafı:

Bu kitap 10/7 'yi söke söke aldı be!
Yorumlar
Yorum Gönder