
Lübnan asıllı ABD'li yazar Halil Cibran bu kült eserinde, 12 yıl sonra gelen gemisiyle evine dönmek üzere olan el-Mustafa'nın halkın isteği üzerine yaptığı konuşmayı kaleme alır. Sevgi, sevinç, keder, suç/ceza, acı, dostluk, iyi/kötü, din ve ölüm gibi konuları kendine özgü şiirsel diliyle işler, mesellerini el-Mustafa'nın ağzından okuyucuya aktarır. Amin Maalouf'un "bir edebiyat sürgünü" olarak nitelendirdiği Halil Cibran, sevginin yaşamın temel kaynağı olduğunu öne sürer ve şöyle der: "Sevgi, ne kendinden başkasına verir ne de kendinden başkasından alır. Ne maliktir o, ne de mülk."
***Yorum***
Bu kitabın varlığından haberim bile yoktu uzun zaman öncesine kadar. Aslında bu kitaptan haberdar olmamı sağlayan ise başka bir kitap olduğu için kitap okumanın faydalarını bu şekilde sembolize edebiliriz. Ne diyorum ben? Ah, kafam. Uzun bir ders çalışma seansı ve geciktirilmiş kitap yorumu birleşirse çıkan sonuç bu şekilde oluyor. Ama neyse, lafı fazla uzatmadan konuya girmek istiyorum.
Bundan iki kitap evvel okuduğum Pislik isimli kitaptaki ana karakter olan Galen, daima bu kitabı (Ermiş'i) okuduğundan, hayatına kattığı anlamlardan bahsedip duruyordu. E, hal böyle olunca bende o kitabı okuyan çoğu okuyucu gibi, hay allah kitap içinde kitap alsam mı ne yapsam diye düşünceler ile gezinirken, girdiğim bir sahafta elimde bu kitap alırken buldum. Hatta yanımda olan arkadaşıma da aldırdım, ama o benden daha evvel okuyup bitirdi. Oysa aynı zamanda başlamıştıkkk!!!
''Veda etmeliyim, çünkü gidememek,olduğu yerde taş kesilmek ve devinimini yitirmiş bir toprağa çakılıp kalmak demektir.''
Kitap hakkında tam olarak konuşmaya geçmeden evvel bir iki şey daha eklemek istiyorum, çünkü laf uzatmaya bayılırım. Ben bu kitabı aldığımda zannediyorum ki, kitabı gitmişim kimsecikler okumaz iken ben almışım okuyacağım falan, ama o da nesi?? Benden önce herkes davranmış ve bu da yetmezmiş gibi herkes iş bankası almış, CNR'dan , Melis mi dersin Eren mi.. Bana da e bende okuyorum beni de alın aranıza heyyooo demek düştü haliyle. Aldılar sağolsunlar. Ailecek Erdik.
''Su kaynaklarınız doluyken, susuz kalırsam diye korkulara kapılmak en giderilmeyecek susuzluk değil de nedir?''
Kitap, El mustafa'nın Orafles halkının sorularını yanıtlaması ile ilerleyen bir kitap. Bendeki basımı 150 küsür sayfa ama 100 sayfası nereden baksanız Cibran'ın hayatı ve geriye kalan 50 sayfa da da puntolar büyük ve bolca boşluk var. Ben kitabı sahaftan aldım ve bilindik bir yayınevi değil, ama hayatını yazarken o kadar çok devrik cümle ve dümdüz yazmışlar ki bir noktadan sonra sıkıntıya girdim yether Cibran artık ölürsen kitabına başlayacağım gibisinden terbiyesiz terbiyesiz düşünceler işte....
Biyografi kısmını zor bela atlattıktan sonra kalan kısımı okumak inanılmaz kolay oldu çünkü. Dil zaten mükemmel ve olay örgüsünden ziyade soru cevap söz konusu. Her soruyu merak edip, her cevapta ''Ay sahiden de böyle yaa'' diyorsunuz. Çünkü gerçekten de öyle!
''Raks ederken ayaklarınıza insanlığın demir zincirleri çarpmıyorsa hangi kanun sizi korkutabilir ki?''
Kitaptan her insan kendine pay edinmeli, zarif bir dille yazılan bu kitap insana gerçekten belli noktalarda düşünme payı bırakıyor. Sanırım bu kitabı okuyupta kendini hiç bulamayacak kişi yoktur. Cibran'bu kitabı yazmak için de gerçekten fazla zaman harcamış. Harcadığı kadar da var. Bu kitap beni Cibran ile tanıştırdığı için çok memnunum. Sanırım gördüğüm yerde diğer kitaplarına yapışıp alacağım.
Klasiklere yorum girmek ne kadar doğru bilmiyorum. Yorum ya da eleştiri değil aslında, tamamen düşüncelerim. Ben çok sevdim bu kitabı yahu!
''Çünkü bir zalimin özgür ve başı dik insanlara hükmedebilmesi için, onların özgürlüklerinde bir zulüm ve gururların da bir utanç bulması gerekmez mi?
Eğer kurtulmak istediğiniz bir dert ise bu dert size yüklenmiş olmaktan ziyade sizin tarafınızdan tercih edilmiştir.
Bu nedenledir ki, özgürlüğümüz kendisine vurulmuş zincirlerinden kurtulduğunda, daha yüce bir özgürlüğe zincir olur.''
Derin düşünce insanı her okuduğunuzda sizi içine çeken mistik bir girdap gibidir;Tüm dinlerden tüm kutsal kitaplardan bir parça bulursunuz;Sözsüz ve sesiz anlamaya çalışırsınız;
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilYaklaşık bir hafta önce okumaya başladığım Kırık Kanatlar isimli romanı bitirdim. Hayatımda ilk kez bir Halil Cibran eseri okudum. Çok duygu yüklü bir romandı. Bazı satırları, gözlerim dolu dolu okuduğumu çekinmeden söyleyebilirim.
Halil Cibran, bu eserinde; din adamlarının yozlaşması ve kadın hakları gibi toplumsal meselelerden bahseder. Doğulu kadının yüzyıllar boyu gelenek karşısındaki âcizliğine, eşya gibi oradan oraya sürüklenmesine yönelik eleştirel bir tavır ortaya koyar.
Romanda en sevdiğim alıntı şu olmuştu:
‘’Onun ruhunu dolduran hüzün benim ruhuma da doluyordu; her birimiz kalbinde hissettiğini öbürünün yüzünde görebiliyor, göğsünde sakladığı şeyin yankısını öbürünün sesinde duyabiliyordu.’’
Altını çizdiğim diğer alıntıları da buradan okuyabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/halil-cibran-kirik-kanatlar-kitap-yorumu/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıcakla kalın.