Ana içeriğe atla

Satılık - İlknur Birdal |Kitap Değerlendirmesi #9|

**Tanıtım**



Her aşk kendi sınavıyla cebelleşir.

Devran ve Hüzün...

Onların yolu bir bar kapısında kesişti. Kader hiç ummadıkları anda, hiç ummadıkları bir yerde onları bir araya getirdi. Hayatın karşısında yeteri kadar kırılan kalpleri yeni bir serzenişi daha kaldırabilecek miydi?

Hüzün'ün korumak istediği kalbi, Devran'ın hayatını karmaşalar içine sürükleyen sırları vardı. Pis bir barın üst katında sahip olduğu kızın hayatının bilmecesi olacağını hiç hesaplamamıştı.

Sırlar ortaya çıktıkça değişen hayatlara, her aşkın kendi içinde verdiği savaşlara şahit olacaksınız.

"Sana sahip olmak hayatımda yaptığım tek doğruydu. Söylemesi biraz tuhaf olsa da, hayatım boyunca satın aldığım en güzel hediyesin."
"Sen benim başıma gelen en güzel yanlıştın. Seni Seviyorum Devran... Mutluluk benim için senin dudaklarının arasında ve sen bu gece sadece beni sevdiğini fısılda..."
                                                                               (Tanıtım Bülteninden)



**Yorum**




Çok üzülerek söylüyorum ancak bu kitabı spoiler vermeden yorumlamak gerçekten çok zor olacaktı.
Kitabı henüz okumamışlar, spoiler sevmeyen herkesin kaçınması şiddetle tavsiye edilir!

Kitap dün elime geçti ve inanılmaz sevindim. Çünkü kargoyla gelen her kitaba '' ay benim canım gelmiş hoş gelmiiiş!'' diye yaklaşırım. Satılık'ta da aynı böyle oldu. Lakin ne yazık ki aşkımız uzun ömürlü olmadı.
Oysa İlknur Birdal'ın imzasını görünce de içim sevgi pıtırcığı olmuştu..
Ay! Hemen onunda fotoğrafını şuraya ekleyivereyim.
Yorumu tam olarak nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyorum var ya. İnanılmaz çıkmaza girdim. Kitap kötü desen kötü değil, iyi desen iyi değil. Ele avuca sığmıyor işte.. Atsan atılmıyor, satsan, satılmıyor..

Sadece yazarın verdiği emeğe gerçekten saygı duyduğumu belirtmek isterim. Ancak onun dışında kitabı benimseyemedim. alamadım içime.
Size kısaca olayı bir özet geçeyim, ona göre yorum yapayım diyorum.

Şimdi Hüzün adında 17 yaşında gencecik bir fidancık var. (Esas kız) Bunun sinsi, pis üvey babası Salim, bu kızı kumar borcu için geneleve satıyor.
Sonra Devran (Esas oğlan) ve Emir adında insanlar geliyor, Emir Aysel'i alıyor, Devran Hüzün'ü. Aysel evvelden beri bu cadı kazanına düşmüş bir masumcuk. Sonracığıma, Hüzünde bakire. Sonra Devranla Hüzün bir münasebet yaşıyorlar.
İşte birbirine zincir halkaları gibi bağlı olan olaylar silsilesi başlıyor. Çık çıkabilirsen işin içinden!
Çıkamazsın..
Bir yerde Hüzünle Devran kuzen çıkıyor. Hüzün 17 yaşında hamile kalıyor. Ve çocuğu da sahipleniyor. ''Canım bebeğim hoşgeldin'' diyor.
İşte burayı dibine kadar eleştirmek istiyorum. Çok üzgünüm ama bu kısmı realiteden inanılmaz uzak bulduğumu söylemeliyim.

Şahsen realiteden düşünecek olursak;

1- Sen 17 yaşında birisisin.
2- Genelevde seninle münasebeti olan birinin bebeğini hemen benimsiyorsun.
3 - Sen 17 yaşındasın!!
4- Ve hemencecik yaşadığın travmayı unutuyorsun.
5- Sen 17'sin!
6- Birde bebekten güç alıyorsun, ve bütün ahali bunu inanılmaz normal bir şey gibi benimsiyor.
Hayır yani, Hadi Hüzün benimsedi diyelim. O okumak için çırpınan cahil cühela diyelim. Ama Devran? abe Devran? Sen aşıksın maşuksun evvela tamam ama 17 yaşındaki kız da hamile kalmasına nasıl normal karşılıyorsun. 


17 be!
Eğer bu olayı normal bir şey gibi düşüneceksek ki ben düşünemiyorum, benim hamile kalmam lise son sınıfken çok normal bir şey, hemde sevmediğim tecavüz olarak bile görülecek bir adamdan! Hiç etik değil..


Bu 17 yaş olayına tekrar değineceğim fakat ondan önce kitapta dikkatimi çeken bir kaç nokta daha vardı.
Şimdi Şöyle bir şema var..




Resimden de anlayacağınız gibi kimin eli kimin cebinde belli değil..

Bende bir yere kadar anlamadım. Birde aksi gibi bunca karmaşanın arasında bütün belalar aynı anda hepsinin başına geliyor. Hadi canım bu da olmaz derken oluyor. Hikaye bütün realizmini masada bırakıp aramızdan böylece ayrılıyor.

Daha sonra tamam diyorum kendi kendime.. Bütün bunları unut Ecenur!

Hüzün'ün 17 olduğunu, Devran'ın inanılmaz bir şekilde o kızın bekaretini ben aldım kocası ben olmalıyım mantalitesini (ki Devran'ın bir sürü kız arkadaşı olmuştu ve aşna fişna da olduğunu varsayarsak , bu davranışı bi ''Allah Allah'' dedirtiyor.) bir kenara atacak olursak..

Ya da Hüzün'ün çocuğu kabullenişini, Umut ile Aysel'in bir anda aşk böceği olmalarını falan..

O zaman saf ve katıksız hiç değerlendirme yapmadan okursak kitabı, sadece dilin tadını çıkarırsak. İşte o zaman sevebiliriz.
Gerçi, ilerleyen sayfalarda olay düzeldi oh mis diye düşünürken, yeşilçam'a sert bir dönüş ile herkesi hastaneye yatırıyoruz.

Ölümlerden ölüm beğenin nihahaha!!

Ölümden önce birde balayı var tabi. Neyin balayısıysa. Yani 10 günde hemencecik hamile olduğunu öğrendin, ve bunu acılar çekerek yaşadığın bir birleşme sonucu olduğunu biliyorsun Ve 17 YAŞINDASIN ve balayı yapıyorsun.

Ya bi' en azından 25-30 sayfa travma yaşasaydın ya. En azından bi' 25-30 sayfa tiksinseydin Devran'dan.. Ama yok, hayır.. balayı güzel meziyet :(

Kitap için 1 dakikalık üzücük ifadesi ;

 :(:(:(:(:(:(:(:(:((:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(:(::(:((:

(art arda koyunca gülmüş gibi oldu ama bu üzücük )

Bu kitap edebi değeri çok yüksek bir kitap değil. 

Kitap çağın sınırlarını aşıp geleceğe kalacak bir kitap değil. 
Kitap bestsellere girecek ya da dillere çevrilecek boyutta değil.
Ödüller alacak bir kitap hiç değil. 

Kitabı çok beğenenler ya yazarın kadim dostudur, ya da estetik ölçütleri gerçekten aşağıdadır, ya da pollyanna'dan hallice birileridir. 

Kendini kitaplara vermiş ve gerçek kitap okuma aşkına ermiş hiç bir okuyucu bu kitabı beğenmez. 

Yani benim beğenmediğim kitabı başkası baş tacı yapabilir işte, zevkler ve renklerin farklılıkları işte..

Bu benim ilk taşlamalı yorumum, bu durum bana vicdan muhakemesi yaptırsa da üzgünüm. Benim görüşüm bu.

Ben bu kitabı okumasaydım da bir şey kaybetmezdim. Zaman kaybıydı benim için. Umarım başka kişiler benim gibi katı düşünmüyordur, ama yapacağım bir şey yok.

Son sözüm ; 
"Almayan pişman, alan bin pişman."









- Bütün yorum tamamen BENCE düşüncesiyle yazılmıştır. Düşüncelerime katılmıyor olabilirsiniz. Dediğim gibi BENCE :( -













Yorumlar

  1. Kadınları bu kadr asagilayan cehalet sapkınlık yüklü böyle kitaplarin basılması vedahasi kadınlar tarafından da seçilerek okunması insanı dehşete düşürüyor...Wattpadte harika yazarlar var sözüm onların dışında ama hiçbir kültür birikimine sahip olmadan böyle şeyleri yazanları ve okuyanları kiniyorum

    YanıtlaSil
  2. 50 sayfa zor okudum Yeşilçam senaryosu resmen

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger