Ana içeriğe atla

Mucize - R.J Palacio | Kitap Yorumu #41

***Tanıtım***
Kaderinde Sıradışı Olmak Varsa Sıradan Kalamazsın…


Merhaba, adım August. Size nasıl göründüğümü anlatmayacağım. Aklınıza ne geliyorsa muhtemelen ondan daha kötü görünüyorumdur.

August (Auggie) Pullman yüzünde fiziksel bir bozuklukla doğduğu için, normal bir okula gidemiyordu… şimdiye kadar. Yakında Beecher Ortaokulu'nda beşinci sınıfa başlayacak ve ömrünüzde bir kere bile "yeni çocuk" olduysanız, bunun ne kadar zorlu olduğunu tahmin edebilirsiniz. Dondurma yemek ve Xbox'ında oyun oynamak gibi sıradan şeyleri seven Auggie aslında sadece sıradışı yüzü olan, sıradan bir çocuk. Peki, yeni sınıf arkadaşlarını, görünüşünün ardında kendisinin de onlar gibi olduğuna ikna edebilecek mi?

"Mucize aslında… tam bir mucize. Kendinize bir iyilik yapın ve bu kitabı okuyun; hayatınızı iyileştirecek." 
-Nicholas Sparks, New York Times çoksatan yazarı-


New York Halk Kütüphanesi, Okuyup Paylaşma Seçkisi
E.B. White Read Aloud Ödülü
Christopher Ödülü

"Cesaret ve gerçeklerle dolu Mucize, etrafımızı saran güzellikleri fark etmeyi anlatıyor. Auggie Pullman'a âşık olmamak imkânsız." 
-Rebecca Stead, Newbery ödüllü yazar-

"İlk kitaplar nadiren bu kadar etkileyicidir; okurların gözünü ve yüreğini açma gücüne sahip, nadide bir hikâye." 
-Publishers Weekly-

"Mucize, kocaman yürekli bir kitap… hepimizin nasıl kırılgan, kusurlu ve mükemmel güzellikte varlıklar olduğumuzu gösteriyor." 
-Julia Alvarez-

"Unutulmaz bir nezaket, cesaret ve mucizenin hikâyesi." 
-Kirkus Reviews-

"Mucize, sevgi, hüzün ve insan yaşamının değeri hakkında çok güzel bir hikâye. Okuduktan sonra daha iyi bir insan olmayı istememek mümkün değil." 
-Patricia Reilly Giff, Newbery ödüllü yazar-
(Tanıtım Bülteninden)


Sayfa Sayısı: 336
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus


***Yorum***

''Haklı olmak ile nazik olmak arasında seçim yapmanız gerektiğinde, nazik olmayı seçin.''

Bu kitap kelimenin tam anlamıyla beni öldürdü! Gerçekten öldürdü, hele ki gerçekten kitaplara ağlamayı konduramayan ben, göz yaşım aktı ve ağladım. Evet böyle hıçkırarak bir ağlamak değildi belki ama, o duygu yoğunluğunu dile getirmek için vücudum bir şekilde herhangi bir fonksiyonunu işler hale getirmeliydi. Kitap bana, bir süre önce geldi - gerçekten ne kadar süre önce olduğundan emin değilim- okumayı düşünmüyordum, düşünüyordum ama bu kadar çabuk değil. Yazlığa gelirken, hemen okuyamayacağım ama okumak istediğim kitapları yanımda getirmenin gerçekten iyi ve doğru bir davranış olduğunu şimdi görüyorum. Yaşasın canım kendim!

''Çocuk haklıydı. Kaplumbağa gibi yiyordum, tabii bir kaplumbağanın nasıl yediğini biliyorsanız. Tıpkı tarih öncesi bataklık yaratıkları gibi.''

Kitabın konusu, kapağına bakınca ya da arkasını çevirince anlayabileceğiniz türden, kendini ele veriyor. Bir beklentim ya da nasıl olacağına dair bir fikrim de yoktu bu kitap hakkında. Sanırım gökten düşer gibi okumuşum bu kitabı. Bunu şu anda fark ediyorum. Söylemeden edemeyeceğim, bu kitap bu sene okuduğum kitaplar arasında en beğendiğim ilk 5'i falan yapacak olursam, ilk 5'te hatta belki de birinci bile olabilir. Pegasus yayınları'nın çok fazla sayıda kitap çıkardığını ve genç kesime bestseller ile hitap ettiğini biliyoruz. Bu kitabın hakkını almak, çevirmek ve basmak, Pegasus Yayınları'nın yaptığı en iyi şeylerden birisi olmalı diye düşünüyorum. Of be, içim bir değişik...

''Neden bu kadar çirkin olmak zorundayım anneciğim?'' diye fısıldadım.
''Hayır bebeğim, öyle değilsin..''
''Öyle olduğumu biliyorum.'' Yüzümü öpücüklere boğdu. Suratımın çok aşağısında kalan gözlerimi öptü. İçeri çökmüş gibi görünen yanaklarımı öptü. Kaplumbağa ağzımı öptü. Bana moral vermek için güzel şeyler söyledi, ama sözleri yüzümü değiştiremiyordu.


Tamam, bu kadar duygusal an yeter şimdi biraz gerçek hayata dönelim ve kitaptan bahsedeyim. Hay aksi, kitapta tam  olarak gerçek hayattan bahsediyormuş, tesadüfün böylesi. Auggie, doğuştan fiziksel kusurlara sahip bir çocuktur. Bunun ne demek olduğunu kafanızda canlandırmaya çalışın, evet aynen öyle. Şimdi kitabın konumunu, hissettirdiklerini düşünün. Çünkü kitap genel çerçevede Auggie'nin ağzından yazılıyor. Ama dediğim gibi genel çerçevede, genel olmayan çerçeveye bakıldığında kitapta başka gözlerden de anlatımlar mevcut ve bu anlatımların olması mükemmel olmuş. Hem böyle bir çocuğun hislerini, hem onun arkadaşlarının ve ailesinin hislerini ustaca bize yansıtmışlar. Mükemmeldi, sanırım yağmur başlıyor, evet yazın ortasında, çünkü kitap çok duygusaldı.

''Bir doktor, ailesine Auggie'nin görünüşüne neden olan bu sendrom karışımının dört milyonda bir görülebileceğini söylemiş.O halde bu, evreni koca bir piyango yapmaz mıydı? Doğduğunda bir bilet alıyorsun. Üstelik sana iyi ya da kötü biletin düşmesi tamamen rastlantısal. Sadece şans.''

Bu kitabı dilerseniz hikaye kitabı gibi okuyabilirsiniz ki bunu hiç önermem. Bu kitap çok değerli bir kitap, her yönden bakış açısını sağlıyor ve farkındalığı artırıyor. Kendi bilincinizde farkındalığı artırmak gibi bir fırsatı ayağınıza getiren bu kitabı neden öylesine bir öykü gibi okuyasınız ki? Kitaptaki Auggie karakteri herkes olabilir, biz de olabilirdik, bizden sonrakiler de olabilir, ve dünyada daima Auggie'ler var olacak. Sadece insanları, insan olarak gözetmemizi bize Auggie ağzından sade, yalın ve derinden anlatan bir kitaba ihtiyacımız var. Daha sonrasında zaten hümanizm propagandası yapacak kıvamına 15 dakika kısık ateşte geliyorsunuz. 

'' Ve gerçek şu ki, yüzünü görmeyi özlüyordum, Auggie. Senin ondan her zaman hoşlanmadığını biliyorum ama benim sevdiğimi anlamak zorundasın. Yüzünü her şeyiyle ve tüm kalbimle seviyorum. Ve onu sürekli kapaman bir anlamda kalbimi kırıyordu.''

Kitabın konusu, Auggie'nin evde eğitimi bırakıp, ortaokula gitmesiyle başlıyor ve elbetteki önce alışma süreci ardından geliş gelişme sonuç söz konusu oluyor. Bu konuları çok anlatmak istemiyorum çünkü, çok zaman almayan su gibi akan bu kitabın büyük küçük herkes tarafından alınıp okunmasını istiyorum. Ben fenaca etkilenmişim bu kitaptan sahiden. 

''Ama şey, ben olduğum için bana bir madalya vermek istiyorlarsa sorun değil. Tabi ki alırım. Bir ölüm yıldızı falan yok etmedim ama artık beşinci sınıfı bitirmiş bulunuyorum. Ve bu, ben olmasanız bile zor bir iş.''

Eğer puanlama yapacak olursam - ki bunu uzun zamandır yapmıyorum- 9/10 verirdim.


öpücükler xoxox

















Yorumlar

  1. Bu kitap hakkında çok güzel yorumlar okudum. İnşallah listemdeki kitaplar bittiğinde bende okuyacağım. Kitap yorumunuz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger