Ana içeriğe atla

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım***
Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim.
-Tess Gerritsen-

Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren

-Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir… 

"Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Gerçeğim. Hem de Külkedisi'nin, Rapunzel'in, Pamuk Prenses'in olamayacağı kadar gerçeğim. Hayatınızın hiçbir ânında onları göremezsiniz. Ama beni görebilirsiniz. Belki kız kardeşinizimdir. Ya da bir arkadaşınız. Ya da siz… Oradayım. Hemen yanı başınızda..."
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 408
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Müptela Yayınları

***Yorum***

''Ev işlerinden haz etmediğimi söyleyemem. Yani Allah aşkına! Bloğumun ismi bile Ev Kızı Evren. Ancak bu rahatlık hissi, insanda sevilme hissi bırakıyor. Yani sanki birileri benim yerime bu işleri yaptığında gururum okşanıyor. Ancak alışmamam gerek, zira bir hafta içinde eve döneceğim ve evde 'hoşgeldin' yazılı bir pankart yerine dağ gibi bir ütü beni bekliyor olacak.''

Yine bir, kitap fuarından İMZALI alınan bir kitap. Ki bu kitabın yeri bende başkadır çünkü elimde büyüdü yavrucak diyerek sahiplensem hiçte abesle iştigal kaçmaz. Ev Kızı Evren benim Wattpad elçiliğim dönemimden kalma -yıllar yıllar evvel bir tarihten bahsediyorum- keşfettiğim ve watty aleminde gerçekten ama gerçekten çok değer verdiğim bir kaç hikayeden birisiydi. (Kitap olarak ellerimde tutuyor olmak beni epey gururlandırıyor.) Kitabın yazarı Filiz ile tanışmam ise bunlardan bağımsız bir şekilde Tüyap kitap fuarında sadece küçük selamlaşma ile başlamış olsa da Ato Congressium'da -fuar ortamına göre- uzunca bir sohbetten sonra pekişti ki, zaten Eskişehir'de imza günüm var dediğinde sevinç naraları atmamam işten bile değildi.

''Düşünmek, var olmanın en büyük kozudur.''


Kitabı aldığımda,bu belli olan bir şekilde yine okumayı uzattığım söz konusu.  - yinede yıllarca okumayı ertelediğim kitapların yanı sıra buna bir bekleyiş denemez- Kitaba başladıktan sonra zaten sular seller gibi akıyor. Ben bu kitabı üç günde bitirdim lakin daha kısa sürede bitebilecek bir kitaptı - Yine tembellik yaptım, ve yazlıktayım ne bekliyorsunuz?- 

''Sonsuza kadar bu evde saklanamazdım. Üzerimde ölmüş yaşlı bir teyzenin, bana beş beden büyük gelen kıyafetleriyle oturup örgü örüp, sanki hayatım normal seyrindeymiş gibi devam edemezdim.''

Öncelikle kitabın konusuna yaklaşmadan ya da değinmeden diyeyim, söylemek istediğim bir kaç şey var ki o da yayın evi ile ilgili. Müptela yayınlarından çıkan kitaplarda sezinlediğim bir kusur var ki, bunu hepsinde olduğu ve hepsinde gözüme çarptığı için söylüyorum - o kadar atla deve değil ama- yazım yanlışları, noktalama hataları... Gerçekten bu durum beni rahatsız ediyor. Okuduğum yerde oraya takılıyorum. Ya ben manyağım, ya da bilemiyorum. Onun dışında sanırım Müptela hakkında kötü bir şey diyemeyeceğim hatta özellikle övmek ve iltifat etmek istediğim bir yönü var ki, KAPAK VE AYRAÇLAR. Kapak fetişanı bir insan olarak, güzel kapaklara son şiddetle çekiliyorum ve Müptela bu konuda gerçekten başarılı. Ve ayraçlar, her kitabın kendi konusuna göre yapılıyor ayraçlar e gerçekten çok güzel, ben bayılıyorum. Ba-yı-lı-yor-um.

''Katilin ısrarla benden istediği bir şey vardı. Beni Yaz! Yazayım güzel kardeşim yazayım da , neyini yazayım? Yarım maskeli suratını mı? Tess Gerritsen'i hiç acımadan önce bıçaklayıp sonra patlattığını mı? Durmadan aynı şeyi söylemeni mi?''

Kitabın ana konusu, Ev Kızı Evren bloğuna sahip olan Evren'in başına gelenlerden geçiyor ki, bu sanıldığı gibi değil. Kitaba kendimi yakın hissettim - ki bu yakınlıktan ağlayacaktım neredeyse- çünkü ben bu tarz samimi anlatımlı, özellikle sıradan insanların başına gelen enteresan olayları ve ajancılık işlerine hastayım. Bir zamanlar benimde yazmaya başlayıp, devamının gelmediği Koyu Karanlık isimli hikayeyi hatırlattı - hayır devamı hiç bir zaman gelmeyecek- bu durumda bende ayrıca bir sempati oluşturdu kitaba karşı. Üstelik, kitabı okuduğum yerlerde durmadan 'eğer bir film olsaydı burası nasıl olurdu' demekten kendimi alamadım.Zaten bunun üzerine yazarına mesaj atıp FİLMİNİ ÇEKİCEEEEM! diye haykırmam da cabası. Ya ne diyordum ben, Esas karakter, evet.

''Birinin ölümü benim doğumum oluyordu.''

Evren'e bir gün gizli bir kargo geliyor ve sen misin o kargo Allah, sonra o özel etkinliğe katılmacalar, o etkinlikte favori yazarının patlayıp etrafa parçalarının konfeti gibi dağılması... Ardından suçlamalar, iddia ve iftiralar, ipucu peşinde koşmalar, koşarken ayakların takılıp tökezlemesi aman da aman.. 
Tamam kabul edelim ki her kitapta olduğu gibi bu kitabında belli sayfları gerçekten geçmek bilmedi, bitmek hele hiç bilmedi fakat zor olanı seçiyor insan her defaaa, o sayfaları azmedip geçtiğin an o büyülü cevhere yaklaşıyorsun ve kitabın asıl seni içine çekecek sahneleriyle göz göze geliyorsun. 
Ayrıca benim en hoşuma giden şeylerden birisi de, kitapta geçen hiç bir söz ya da söylenen şeyler, yerde kalmadı, hepsi anahtarın kilide oturması gibi tak tak oturdu yerleşti kapıları açtı. Bu mükemmeldi.

''Hazal! Buldum, buldum!''
Tabii ki kütüphanede olduğumuzu unutmuştum. Bana doğru dönen kafalara baktım. Hepsi bir anda sinirlenmiş boğalara benziyorlardı.
''Pardon, pardon'' dedim kısık bir sesle. Sanki birden sesimi kesmişlerdi. Ama haklılardı. Kütüphanede, suyun kaldırma kuvvetini bulmuş Arşimet gibi bağıramazdım.


Bir watty kitabı olarak, okuduğum en iyi kitaplardan birisiydi diyebilirim ve önyargıları bu kitapla çok rahat aşabileceğimizi de belirtmenin gerektiğinin üzerinde basa basa durabilrim. Ben bu kitabı okurken sahiden çok keyif aldım, sahiden güzeld, sahiden eğlenceli ve zekiceydi. Valla Filiz, helal olsun be kızım! İkinci kitabını merak ediyorum - oysa ben seri kitap sevmem bile-.

öpücükler xoxo


















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar