***Tanıtım***
Öne çıkın ve Jay Fields'la tanışın. İllüzyonist. Mentalist. Hilebaz. Ben üçgenler halinde düşünürüm, siz düz çizgiler halinde. Ben masayı gösteririm ve sizi bunun bir sandalye olduğuna ikna ederim. Göz yanılsaması, el çabukluğu, hedef şaşırtma. Ben kandırırım ve dolandırırım. Ama en önemlisi, iyi bir gösteri sergilerim. Bütün dünya benim birini öldürdüğümü düşünüyor ama yanılıyorlar. Sabredin. Hepsi planın bir parçası. İstediğim şey intikam. Kendim için, onun için. Altımız için. O beni hatırlamaz ama her şeyin sebebi o. Bütün bunların sonundaki ödül. İrademe sahip olabilirsem tabii. Belki de ufak bir kaçamak yaparım, ufacık. Haydi, bir kart seçin. İçeri gelin ve şovu izleyin. Ellerime bakın. O kadar dikkatli bakarsınız ki görmeye odaklanmışken gerçekleşen şeyleri fark edemezsiniz. Dünyanızı orada, sahne ışıkları altında yıkacağım. Müdahale etmek için çok geç olana dek beni fark etmeyeceksiniz bile. Tek bir kalbim var ve büyük planımı başarıyla tamamladıktan sonra kalbimi ona teslim edeceğim. Arkanıza yaslanıp rahatlayın ve onun, hikâyemizi anlatmasına izin verin. Olağanüstü bir yolculuğa çıkmak üzeresiniz.
"Bu kitap sizi etkileyecek! Cosway'in karakterleri arasındaki gerilim sayfalardan taşıyor."
-A. Meredith Walters, New York Times çoksatan yazarı-
"Okuru şaşkına çeviren sonuna bayıldım."
-Penny Reid-
"Bazı yazarların kalemleri beni büyülüyor, çünkü onların yarattıkları dünyayı görebiliyor, o dünyanın seslerini duyabiliyor ve yüreklerinde hissettiklerini yaşayabiliyorum."
- Marie Hall, New York Times çoksatan yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2016
***Yorum***
(Bu yorum kitap hakkında spoiler içerir.)
''İnanılmaza inanın, çünkü içinde yaşadığımız bir sihir.''
Evet, bayramda kitap okuma çılgınlığına kendimi kaptırmış haldeyim, bayram bayram nereden esti bilmiyorum ama sabah kargalar bir şeyleri henüz yememişken uyanıp, öğlen olmadan bu kitabı bitirdiğimi biliyorum. Hayır yani, uykuculukta master tezimi bile verebilecek haldeyken neden böyle erken uyandım inanın bana hiç bir fikrim yok. Ve evet! Bu kitapta Eskişehir Kitap Günlerinde yağmaladığım(!) ithaki standının bir eseri. Yabancı yayınlarından sanırım iki kitap almıştım. Birisi bu diğeri de Köprü. Onu da kısa zamanda okumak niyetindeyim, çünkü benim bayram şekerim bu kitaplar.
''Geçmemi izlerken gözlerinin içi gizli bir bilgiye sahipmiş gibi parladı. Hani güzel insanlar evrenin sırrına vakıftır da karanlıkta el yordamıyla bocalayan biz sıradan insanlara gülerler ya, öyle.''
Şu anda bu kitap hakkında ne yazsam emin değilim, yani iyi yönleriyle mi girsem olaya yoksa gerçekten kötü yönleriyle mi kararsızlık arasındayım. En iyisi önce kısaca konusunu özet geçeyim.
Matilda isminde esas kızımız ve Jay isminde -esas olmasından hiç haz etmediğim- esas oğlanımız var. Jay, kitabın kapağında ve arkasında yazdığı üzere illüzyonist, mentalist, manyak ,süper, her genç kızın rüyalarını süsleyen, zeki, kas yığını bir arkadaş. Ama biraz laubali. Neyse oraya sonra değineceğim. Bu arkadaş intikam hırsıyla yanıp duruyor aman aman! Kafasına koymuş, alacak intikamını. Ee, intikam mintikam denilince akla hırs şiddet, keskin cümleler falan geliyor ama yok öyle bir dünya. - Yine de beklentim vardı!-
''Bilinçaltım yakışıklı ötesi bir adamla konuştuğumu adeta anlamış, sonucunda da beni iki u'ya çevirmişti: unutkan ve uyuşmuş.''
Şimdi, kitabın arka kapağına bir göz atalım, ne kadar iddialı, gerçekten haşin, uuu inanılmaz duygusuz, mü kem mel bir erkek karakter bekliyoruz, hatta abartıp kitabın onun ağzından yazıldığını sanıyoruz ama olur mu öyle şey. Ah şu yazarlar okuyucunun beklentisini alaşağı etmek için neler yapmıyorlar ki. Yine de bu kadar acımasız olmayalım belki de 15 yaş dolaylarında olsam bu kitap için çıldırıyor olabilir, Bana bir JAY verin diye naralar atarak geziyor olabilirdim. Lakin 15 yaşımı geçeli bir kaç sene oldu ve Jay sanırım hayatımda okuduğum en kötü erkek karakterlerden birisi olabilir. Öyle ki Christian Grey nefretimi bile devede kulak falan kalır. O derece. ''Moruk?''
'Burnumu buruşturdum. ''Ben neden Holmes olamıyorum?''
Jay kollarını göğsünde kavuşturup tek kaşını kaldırdı.. ''Çünkü sadece ben Holmes olabilirim.''
''Ee, peki ben Lucy Liu Watson mıyım, Martin Freeman Watson mu?''
Jay dirseklerine yaslanarak öne doğru eğilince yüzlerimiz birbirine yaklaştı. ''Hangisi olmak istersin?''
''Eh, tabii ki Martin Freeman. Böylece Benedict Cumberbatch'le kanka olabilirim.''
Kitabın ilk sayfalarında olaylar peşinden atlı kovalıyor gibi hıphızlı gelişti. Ardından Matilda'nın ağzından anlatıma geçti ve her şey tepetaklak oldu. Beni en rahatsız eden kısımları şimdi söylüyorum - umarım bu kitabı karalama kampanyası falan olursa yer almaz- Bir kere Jay, kendini bir pis şeyler sanan çok bilmiş, burnun havada oluşundan semanın görünmediği birisiydi bu bir. İkincisi, 'Ooo senin moruktan naber?' diyerek, bahsettiği kişinin Matilda'nın babasının oluşu ekstra berbattı.
Daha daha ilerleyen bölümlerde, her aşk kitabının yazmaktan geri basmadığı çirkin bir, benimsin, yok seninim, seniniiiimm, beniiimsiiiin kısımları geldi ki kitabın o kısımlarına kocaman bir haykırış NO'su yazdım.
Michelle: Geçen hafta haberlerini okudum. Çok seksi, bu kadar yakışıklı birisinin kötü olabileceği iddiasını reddediyorum.
Matilda: Eh, Justin Bieber?
Michelle: Bieber sayılmaz. O daha çok yarı güzel bir lezbiyen sınıfına girer.
Şimdi izninizle bir de pespaye Esas kızımızdan bahsedeceğim ki - pespaye diyorum- kendisi Jay ile seviştikten sonra ''Artık onun malı olduuumm nööö'' gibisinden çirkin, anlamsız ve kitaptan beni uzaklaştıracak iğrenç cümleyi kurmuştur. Sen napıyorsun Matilda? Sen, na pı yor sun? Biraz daha başa dönelim, daha adamla tanışalı bir gün olmuş hemen eriyip bitmeler, yanmalar, ayılmalar, bayılmalar.. Çıldırmama ramak kalmıştı ki kitap bitti de ikimizde rahatladık. Kitabın sonunun çok tahmin edilebilir olduğunu söylememe gerek var mı? Ama sanırım sonu en güzel kısımdı çünkü ciddi bir dille yazılmıştı ayrıca da kitabın bitmesine azıcık uzucuk kalmıştı. (Toplamda kitabı 3-4 saatte bitirdiğimi göz önünde bulundurursak yine de iyi dayandığım bence tartışmasız.)
''Bir keresinde hayali arkadaşları olan insanların hiç bir zaman onlara temas etmeye çalışmadığını okumuştum. Beynin bilinçaltındaki bir bölümü büyüyü bozmaktan korkuyordu. Jay'le de durum aynıydı. Hayatıma öyle bir giriyordu ki gerçek olduğuna inanamıyordum. Bu kadar inanılmaz birisi ancak benim hayal ürünüm olabilirdi.''
Velhasıl kelam, kitap akıcılıkta bir numaraydı çok hızlı biten hatta sanırım Asena (Asena Özoral) bu kitabı yorumlarken, reading slumptan çıkaran diye bir tabir kullanıştı ki, kesinlikle katılıyorum. Ama o kadar. Beni hayal kırıklığına uğrattın Jay. Daha hakikatli esaslı ve gerçekten güçlü bir karakter olmanı isterdim. Kitabı sıfırın altında bir beklentiyle okuyabilirsiniz, zamanınız kesinlikle keyifli geçiyor ama o kadar. O kadar.
''Hayatım boyunca istediğim destansı aşka başından beri sahiptim zaten ve hiç hayal ettiğim gibi bir şey değildi. Kusursuz ya da güzel değildi. Hatalar ve fedakarlıklarla, hatta bazen çirkinliklerle doluydu.''
Ve evet, sonu evliliğe bağlanan o aşk kitaplarındandı. öpücükler xxx
Öne çıkın ve Jay Fields'la tanışın. İllüzyonist. Mentalist. Hilebaz. Ben üçgenler halinde düşünürüm, siz düz çizgiler halinde. Ben masayı gösteririm ve sizi bunun bir sandalye olduğuna ikna ederim. Göz yanılsaması, el çabukluğu, hedef şaşırtma. Ben kandırırım ve dolandırırım. Ama en önemlisi, iyi bir gösteri sergilerim. Bütün dünya benim birini öldürdüğümü düşünüyor ama yanılıyorlar. Sabredin. Hepsi planın bir parçası. İstediğim şey intikam. Kendim için, onun için. Altımız için. O beni hatırlamaz ama her şeyin sebebi o. Bütün bunların sonundaki ödül. İrademe sahip olabilirsem tabii. Belki de ufak bir kaçamak yaparım, ufacık. Haydi, bir kart seçin. İçeri gelin ve şovu izleyin. Ellerime bakın. O kadar dikkatli bakarsınız ki görmeye odaklanmışken gerçekleşen şeyleri fark edemezsiniz. Dünyanızı orada, sahne ışıkları altında yıkacağım. Müdahale etmek için çok geç olana dek beni fark etmeyeceksiniz bile. Tek bir kalbim var ve büyük planımı başarıyla tamamladıktan sonra kalbimi ona teslim edeceğim. Arkanıza yaslanıp rahatlayın ve onun, hikâyemizi anlatmasına izin verin. Olağanüstü bir yolculuğa çıkmak üzeresiniz.
"Bu kitap sizi etkileyecek! Cosway'in karakterleri arasındaki gerilim sayfalardan taşıyor."
-A. Meredith Walters, New York Times çoksatan yazarı-
"Okuru şaşkına çeviren sonuna bayıldım."
-Penny Reid-
"Bazı yazarların kalemleri beni büyülüyor, çünkü onların yarattıkları dünyayı görebiliyor, o dünyanın seslerini duyabiliyor ve yüreklerinde hissettiklerini yaşayabiliyorum."
- Marie Hall, New York Times çoksatan yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)
Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2016
***Yorum***
(Bu yorum kitap hakkında spoiler içerir.)
''İnanılmaza inanın, çünkü içinde yaşadığımız bir sihir.''
Evet, bayramda kitap okuma çılgınlığına kendimi kaptırmış haldeyim, bayram bayram nereden esti bilmiyorum ama sabah kargalar bir şeyleri henüz yememişken uyanıp, öğlen olmadan bu kitabı bitirdiğimi biliyorum. Hayır yani, uykuculukta master tezimi bile verebilecek haldeyken neden böyle erken uyandım inanın bana hiç bir fikrim yok. Ve evet! Bu kitapta Eskişehir Kitap Günlerinde yağmaladığım(!) ithaki standının bir eseri. Yabancı yayınlarından sanırım iki kitap almıştım. Birisi bu diğeri de Köprü. Onu da kısa zamanda okumak niyetindeyim, çünkü benim bayram şekerim bu kitaplar.
''Geçmemi izlerken gözlerinin içi gizli bir bilgiye sahipmiş gibi parladı. Hani güzel insanlar evrenin sırrına vakıftır da karanlıkta el yordamıyla bocalayan biz sıradan insanlara gülerler ya, öyle.''
Şu anda bu kitap hakkında ne yazsam emin değilim, yani iyi yönleriyle mi girsem olaya yoksa gerçekten kötü yönleriyle mi kararsızlık arasındayım. En iyisi önce kısaca konusunu özet geçeyim.
Matilda isminde esas kızımız ve Jay isminde -esas olmasından hiç haz etmediğim- esas oğlanımız var. Jay, kitabın kapağında ve arkasında yazdığı üzere illüzyonist, mentalist, manyak ,süper, her genç kızın rüyalarını süsleyen, zeki, kas yığını bir arkadaş. Ama biraz laubali. Neyse oraya sonra değineceğim. Bu arkadaş intikam hırsıyla yanıp duruyor aman aman! Kafasına koymuş, alacak intikamını. Ee, intikam mintikam denilince akla hırs şiddet, keskin cümleler falan geliyor ama yok öyle bir dünya. - Yine de beklentim vardı!-
''Bilinçaltım yakışıklı ötesi bir adamla konuştuğumu adeta anlamış, sonucunda da beni iki u'ya çevirmişti: unutkan ve uyuşmuş.''
Şimdi, kitabın arka kapağına bir göz atalım, ne kadar iddialı, gerçekten haşin, uuu inanılmaz duygusuz, mü kem mel bir erkek karakter bekliyoruz, hatta abartıp kitabın onun ağzından yazıldığını sanıyoruz ama olur mu öyle şey. Ah şu yazarlar okuyucunun beklentisini alaşağı etmek için neler yapmıyorlar ki. Yine de bu kadar acımasız olmayalım belki de 15 yaş dolaylarında olsam bu kitap için çıldırıyor olabilir, Bana bir JAY verin diye naralar atarak geziyor olabilirdim. Lakin 15 yaşımı geçeli bir kaç sene oldu ve Jay sanırım hayatımda okuduğum en kötü erkek karakterlerden birisi olabilir. Öyle ki Christian Grey nefretimi bile devede kulak falan kalır. O derece. ''Moruk?''
'Burnumu buruşturdum. ''Ben neden Holmes olamıyorum?''
Jay kollarını göğsünde kavuşturup tek kaşını kaldırdı.. ''Çünkü sadece ben Holmes olabilirim.''
''Ee, peki ben Lucy Liu Watson mıyım, Martin Freeman Watson mu?''
Jay dirseklerine yaslanarak öne doğru eğilince yüzlerimiz birbirine yaklaştı. ''Hangisi olmak istersin?''
''Eh, tabii ki Martin Freeman. Böylece Benedict Cumberbatch'le kanka olabilirim.''
Kitabın ilk sayfalarında olaylar peşinden atlı kovalıyor gibi hıphızlı gelişti. Ardından Matilda'nın ağzından anlatıma geçti ve her şey tepetaklak oldu. Beni en rahatsız eden kısımları şimdi söylüyorum - umarım bu kitabı karalama kampanyası falan olursa yer almaz- Bir kere Jay, kendini bir pis şeyler sanan çok bilmiş, burnun havada oluşundan semanın görünmediği birisiydi bu bir. İkincisi, 'Ooo senin moruktan naber?' diyerek, bahsettiği kişinin Matilda'nın babasının oluşu ekstra berbattı.
Daha daha ilerleyen bölümlerde, her aşk kitabının yazmaktan geri basmadığı çirkin bir, benimsin, yok seninim, seniniiiimm, beniiimsiiiin kısımları geldi ki kitabın o kısımlarına kocaman bir haykırış NO'su yazdım.
Michelle: Geçen hafta haberlerini okudum. Çok seksi, bu kadar yakışıklı birisinin kötü olabileceği iddiasını reddediyorum.
Matilda: Eh, Justin Bieber?
Michelle: Bieber sayılmaz. O daha çok yarı güzel bir lezbiyen sınıfına girer.
Şimdi izninizle bir de pespaye Esas kızımızdan bahsedeceğim ki - pespaye diyorum- kendisi Jay ile seviştikten sonra ''Artık onun malı olduuumm nööö'' gibisinden çirkin, anlamsız ve kitaptan beni uzaklaştıracak iğrenç cümleyi kurmuştur. Sen napıyorsun Matilda? Sen, na pı yor sun? Biraz daha başa dönelim, daha adamla tanışalı bir gün olmuş hemen eriyip bitmeler, yanmalar, ayılmalar, bayılmalar.. Çıldırmama ramak kalmıştı ki kitap bitti de ikimizde rahatladık. Kitabın sonunun çok tahmin edilebilir olduğunu söylememe gerek var mı? Ama sanırım sonu en güzel kısımdı çünkü ciddi bir dille yazılmıştı ayrıca da kitabın bitmesine azıcık uzucuk kalmıştı. (Toplamda kitabı 3-4 saatte bitirdiğimi göz önünde bulundurursak yine de iyi dayandığım bence tartışmasız.)
''Bir keresinde hayali arkadaşları olan insanların hiç bir zaman onlara temas etmeye çalışmadığını okumuştum. Beynin bilinçaltındaki bir bölümü büyüyü bozmaktan korkuyordu. Jay'le de durum aynıydı. Hayatıma öyle bir giriyordu ki gerçek olduğuna inanamıyordum. Bu kadar inanılmaz birisi ancak benim hayal ürünüm olabilirdi.''
Velhasıl kelam, kitap akıcılıkta bir numaraydı çok hızlı biten hatta sanırım Asena (Asena Özoral) bu kitabı yorumlarken, reading slumptan çıkaran diye bir tabir kullanıştı ki, kesinlikle katılıyorum. Ama o kadar. Beni hayal kırıklığına uğrattın Jay. Daha hakikatli esaslı ve gerçekten güçlü bir karakter olmanı isterdim. Kitabı sıfırın altında bir beklentiyle okuyabilirsiniz, zamanınız kesinlikle keyifli geçiyor ama o kadar. O kadar.
''Hayatım boyunca istediğim destansı aşka başından beri sahiptim zaten ve hiç hayal ettiğim gibi bir şey değildi. Kusursuz ya da güzel değildi. Hatalar ve fedakarlıklarla, hatta bazen çirkinliklerle doluydu.''
Ve evet, sonu evliliğe bağlanan o aşk kitaplarındandı. öpücükler xxx
Hoşuma gitti bana hediye etsene kitabı :) :)
YanıtlaSil