Ana içeriğe atla

Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum - Kitap Değerlendirmesi #2





 Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum Arka Kapağı : "Bekir Tunç sağ elindeki silahı Oğuz Abi'ye, sol elindekini bana doğrultmuştu. Tabancamı iki elimle kavradım. Tetiği çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Dudaklarının kenarından sarkan bıyıkları aralandı, acıyla sırıttı, gözlerime dik dik baktı.
'Ben seni gebertmemiş miydim lan velet' dedi boğazından gelen bir hırıltıyla.
'Bu işler satranç oynamaya benzemez, demiştin ama yanılmışsın salak Bekir' dedim alaycı bir sesle. 'Bu işler tam da satranç gibidir.'
Birbirine karışan üç el silah sesi, geniş ovanın üzerindeki boşluğa yayılıp yıldızlara doğru yükseldi."



YERLİ MALI YURDUN MALI HERKES ONU             OKUMALI!
Normalde bilinen ‘’kapağına göre bir kitabı değerlendiremezsin’’ anlayışının tam aksini yapıp, kapağının cafcaflı sarısına aldanıp aldım kitabı. Pişman değilim, hatta kapağına göre de kitap alınabilirmiş diye üzerine bastıra bastıra söyleyebilirim.
İlk başta kapağın üzerindeki noktalı harflerin noktasını göz sanmıştım. Ancak daha sonra olayı anladım .‘’Yahu bunlar namlunun ucu, nasıl göze benzetmişim?’’ diyerek efkarlandığım da ise kitabın yarısından çoğunu okumuştum. 
Derviş Şentekin gerçekten başarılı. Kitap içerisinde çok betimleme olmasa da, olay örgüsü insanı kitaba zamklayabilecek seviyede. Araya dereye sıkıştırılan küçük deyimler ise yazının dilini gerçekten samimi kılıyor.
Ben kitabı aldığımda değil seri kitabı olmasını, seri kitabı olsa bile ilk kitaptır falan diye düşünmüştüm. İşte yanıldığım bir nokta daha.
‘’Beş Parasızdım ve Katilimi Arıyordum’’ kitabı serinin ikinci evladıymış meğersem. Ben böylelerini seviyorum. Seri okumayı sevmeyen birisi olarak, hangi kitaptan başlarsam başlayayım bütün konuyu anlamayı seviyorum. En güzeli bu değil mi zaten?
Gel gelelim ki bunun da bir dezavantajı var. 
Misal beni bu kitap doyurdu. Yani gidip birinci kitabını merak etmedim. Edemedim yani. Tokum. Yani bu dezavantaj tam olarak okura değil, yazara. 
O zaman bu konuyu hıphızlı bir şekilde atlıyorum.

Konuya gelirsek, açıkçası ben Aksiyon- macera – romantik ağırlıklı bir şeyler bekliyordum. Yani öyle ki, satırları okuduğum yerde kulağımın dibinden mermiler geçecek, az uzaktan polis telsizleri duyulacak, boğazımda intikamın ve öldürme arzusunun ekşimtırak tadı kalacak. Ama ne oldu? Hiç biri. 
Kısa tutulmuş aksiyonvari sahneler dışında umduğum heyecanı yakalayamadım. 
Aşk konusuna değinmiyorum bile, çünkü kitapta aşk, alelacele ‘’bir tutam da aşk serpelim’’ diye geçiştirilmiş bir kısım gibi.
Konu ilginç miydi kısmına gelecek olursak? Cık diyorum ve hüzünlerimi belirtiyorum. 
Büyük ihtimalle ya benim beklentim doğaüstü derecedeydi, ya da gerçekten kitap hüsran deniziydi. 
Buna rağmen beğendim mi? Ziyadesiyle!
Onun dışında ekleyebileceğim pek bir şey yok gibi. İnanılmaz ciddiyet kıvamlı bir yorum yazdım ve kendime nedense az buçuk bile olsa yakıştıramadım. 
Velhasıl kelam, kitabı okuyabilirsiniz, zaman kaybı kesinlikle değil. Ama ve lakin beklentinizi çok yüksek tutmamanızda inanılmaz yarar var. 

Yazara saygılarımı sevgilerimi ve verdiği emekten dolayı teşekkürlerimi sunuyorum.
Yazdığımı buraya kadar sabırla okuduğunuz içinde sizlere öpücüklerimi yolluyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger