Ana içeriğe atla

Fangirl - Rainbow Rowell | Kitap Yorumu #35

***Tanıtım***
Gerçek ve düş arasında sıkışmış hayalperest bir genç kız...

Bir elmanın iki yarısıyken farklı hayatlara savrulan iki kardeş

Cath bir Simon Snow hayranıdır.
Öyle ya, tüm dünya Simon Snow hayranıdır...
Ancak bu Cath için bir hayat felsefesidir ve o takipçi olma konusunda çok iyidir. İkiz kız kardeşi Wren'le çocukluklarından beri Simon Snow kitaplarını defalarca okumaktan, hayran kurgusu yazmaya kadar, kendilerini seriye adamış, annelerini kaybetmelerini de ancak bu şekilde atlatabilmişlerdir. Büyüdükçe Wren'in hayranlığı azalsa da Cath'in vazgeçmeye niyeti yoktur.

Üniversiteye gidecekleri sırada Wren, onunla aynı odada kalmak istemediğini söyleyince Cath kendi rahat dünyasının tamamen dışında, bir başına kalır. Son derece utangaç olan Cath, kendini yazdığı hayran kurgusuna kaptırmıştır. Hikâyesinde her zaman ne diyeceğini gayet iyi bilmekte ve gerçek hayatta hiç tecrübe etmediği romantizmi öyküsüne yansıtabilmektedir. Wren elinden tutmadan da Cath her şeyin üstesinden gelebilecek midir? Kendi hayatına başlamaya gerçekten hazır mıdır? Ya kendi hikâyelerini yazmaya?..
En önemlisi de Simon Snow sevdasını geride bırakma pahasına yola devam etmeyi istemekte midir?

"Son derece keyifli, sevgi dolu bir gençlik masalı; başarı kaderinde var."
-New York Journal of Books-

"Kesinlikle büyüleyici." 
-Kirkus Reviews-

"Rowell, son derece popülerleşmiş hayran kurgusu evrenini ve on sekiz yaşındaki bir kızın aklından geçenleri başarıyla aktarıyor."
-Entertainment Weekly-

"Eğlenceli ve duygusal bir on sekiz yaş hikâyesi, aynı zamanda da genç bir yazarın kendi sesini arayışı... Dokunaklı ve son derece gerçekçi." 
-Publishers Weekly-

"Bu kitapta büyü yalnızca değneklerle yapılmıyor; Rowell'ın karmaşık, canlı, sorunlu ve mükemmel ilişkiler kaleme alma konusundaki inanılmaz yeteneği sayesinde yazı, büyüye dönüşüyor." 
-Booklist-

"Etkileyici bir on sekiz yaş romanı... Gerçekçi bir yaklaşımla ele alınmış karmaşık konularla dolu; zahmetsiz ve kusursuz anlatım da bu temaları ustaca birbirine bağlamış." 
-School Library Journal-
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 416
Baskı Yılı: 2016
Dili: Türkçe
Yayınevi: Pegasus

***Yorum***


''Keşke bir köpeğin olsaydı,'' dedi Cath.
''Onu beslemeyi unuturdum.''
''Belki de köpeği seni besleyecek şekilde eğitirdik.''


Bu kitap, bu... Aman tanrım bu kitaba nasıl bir yorum yapacağımı bilemiyorum. Tamam tamam, klasik girişimi yazayım bari. Kitap elime final dönemimin girişinde ulaştıysa da okumaya ancak bütün sınavları başımdan attığım sürede başlayabildim. Kitabı ilk okuyanlardan olduğum için, çok fazla süründürmediğim için çok ama çok memnunum. Hoş bunda Eleanor ve Park'ın etkisi yadsınamayacak kadar büyük. Ve aynı anda iki kitabın aynı sene içerisinde çıkması da muazzam olmuş. Ey Pegasus Yayınları duy sesimi, Rainbow'un diğer kitaplarını da aşk yaşayabilmem adına acilen çevirip basmalısınız yoksa, Rainbow yetmezliği yaşayabilirim!

''Gönderilen mesajları geri alabilmek imkansızdı. Karamsar ve hüzünlü ruh halinizi yansıtan bir mesaj telefonunuzda öylece kalıp size sürekli ne kadar budala olduğunuzu hatırlatırdı.''

Aynı yazarın Eleanor&Park kitabını da okuduğum için yazarın dilini tadını ve nasıl yazdığını biliyordum o yüzden diline alışmakta neredeyse hiç zorlanmadım ve hatta şunu söyleyebilirim ki Eleanor&Park'ın dili Fangirl'den daha zordu çünkü yazar o kitapta, iki farklı açıdan yazıyordu. Ama çok şahaneydi. Tamam tamam karşılaştırmayı bir kenara bırakıyorum çünkü ikisini de ayrı ayrı değerlendirmem daha sağlıklı olacak, hemde ne sağlıklı.
Dün ya da evvelsi gün başladığım kitap hiç bitmesin ama bir an önce de bitsin sonunu öğreneyim diye kıvrandığım için bir çırpıda okuyup yuttum. Ay yazamıyorum, hala elimde kolumda gözümde hissediyorum kitabı. Ay ay ay!

''Oda arkadaşınla hala konuşmadınız mı?''diye soru Cath'e.
''Konuştuk,''dedi Cath. ''O bana, 'pencereyi kapayabilir misin?'diye sordu. Ben de 'olur' dedim. Ayrıca birbirimize her gün 'selam' diyoruz. Bazen günde iki kez.


Kitap hakkında çok minik bir özet geçmek gerekirse, Wren ve Cather isimli iki kız kardeşin üzerinden başlayan hikaye örgüsü, ana karakteri Cather seçmesiyle devam ediyor ve olaylar Cather'in gözünden üçüncü şahıs anlatımıyla geçiyor. Cather ve Wren ikiz kardeşler ve Wren baskın karakterli olan. Ayrıca kitaptaki ''Cather-Wren'' isimlerini - kitapta bir yerde yazmasıyla benim köşeli jeton düşmüş olsa da- çok hoş buldum. Catherine gibi, hani, anladınız mı? Ya çok güzel değil mi! Sanırım bu kitapta güzel olmayan yerlere bile oha çok güzel süper inanılmaz zekice ve akıllıca gibisinden bir çok sıfat getirip göğün bin katına atabilirim.

''Ağlamakla ilgili düşüncemi biliyorsun, ateş ancak suyla söner.''

Cather, Tam bir Fangirl - kitabın adından da anlaşılacağı üzere- Simon Snow hakkında hayran kurgusu var ve bu yüksek takipçiye sahip bir yazı. Sonra bunlar üniversiteyi kazanıyor ve falan ve filan! Ya buraları anlatamayacak kadar kitap hakkında mutlu huzurlu eğlenceli ve süper hissediyorum. Hem yorumda kısaca özet geçmeye gerek var mı ki! Geçmeyeceğim, herkes alsın okusun. O, Rainbow'a özgü yazı tarzını herkes bir tecrübe etsin. Kelimelerin size, siz farkında bile olmadan dokunuşunu hissetmelisiniz. Ve kitap bittiğinde 'hönk' diye kalmalı, ya niye bittin diye, yakınmalısınız.

''Üzgünüm,Penelope.''
''Üzgün olduğunu söyleyerek zamanımı boşa harcama, Simon. Birbirimizin canını yaktığımız her defasında durup özür diler ve affetmeyi tercih edersek dostluk kurmaya zaman bulamayız.''


Kitabın sonuna gelince, kitap Rainbow tarzı bir sona sahip, hani şu Eleanor&Park'ta da yaşadığımız türden, böyle ne bitti ne bitmedi, güzel oldu ama olmadı , ya da , neden bittin sen ey can'ım kitap diye haykırılası türden. Bu kitabın bende yarattığı etki, kaz tüyünden yapılmış bir yatağa çivileme atlamakla denktir sanırım. Ben bu kitabı çok sevdim. Tam yaz, ya da ilkbahara uygun, pamuk şeker tadında, minnoş mu minnoş bir kitap. 
Okursanız ziyadesiyle keyif alabileceğinize inanıyorum.

''Sen herkese gülümsersen, bana gülümsediğinde ne hissedebilirim ki?''

öpücüklerxoxo











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Durkheim Öldü! - Arthur Asa Berger | Kitap Yorumu #52

***Tanıtım*** 1910 yılında, Londra'da, dönemin önde gelen sosyologlarının ve politik aktivistlerinin bir araya geleceği bir konferans toplanacaktır. "Toplumsal İlerleme" teması etrafında gerçekleşecek konferans Londra basınında günler öncesinden yankı bulmuş, gazete sütunlarında konuşmacıların fotoğrafları ve teorik yaklaşımlarını anlatan makaleler arz-ı endam eylemektedir. Fakat konferansa günler kala, tüm zamanların en ünlü dedektifi Sherlock Holmes'ün Baker Sokağı'ndaki evinin kapısı bir kadın tarafından çalınır. Artık yumrukların konuştuğu bir kavgayı ve mücevher hırsızlığını içine alan bir gizem, Holmes ve kadim dostu Dr. Watson tarafından çözülmeyi beklemektedir. İnsan eylemlerini açıklama amacındaki sosyal teori, bu sefer bizzat eylemlerin nedeni olmuştur. Holmes bizzat sosyal teoriyi soruşturmaya başlar, sorguladığı kişiler ise bu teorilerin yaratıcılarıdır: W. E. B. Du Bois, Emile Durkheim, Sigmund Freud, Vladimir Lenin, Georg Simmel, Beatrice Webb ve M

Ev Kızı Evren - Filiz Şakar | Kitap Yorumu #38

***Tanıtım*** Kitaplar, gizem ve cinayet; mükemmel birleşim. -Tess Gerritsen- Tess Gerritsen Ev Kızı Evren'in karakterlerinden biri, üstelik bu kitap için sarfettiği övgü dolu sözcükler kapakta yer alıyor. Ev Kızı Evren -Wattys 2015 Kazananı - 56 hafta boyunca Macera Kategorisi birincisi olarak kaldı - 54 bin yorum, 107 bin oy aldı. Salata yaparken bıçağı ne kadar hızlı kullandığınızla övündünüz mü hiç? Övünün ! Ya da beşinci katta cam silerken en uzak noktayı bile pırıl pırıl yapabilmek için ne kadar güç sarf ettiğinizi fark ettiniz mi? Edin! Peki, halıya dökülen mürekkebi nasıl çıkaracağınızı biliyor musunuz? Bilin! Bütün bunları bilince bir ev kızının neler yapabileceğine hayret etmeyeceksiniz. Ev Kızı Evren polisiye bir olayı mizahi diliyle anlatırken, heyecanla kalkıp en yakındaki tavayı sapından sıkıca kavramanızı sağlayabilir. Ve sıradan bir tavayla, bir kahraman yaratmış olabilir…  "Ben bir masal kahramanı değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ben bir ev kızıyım. Ger

Buz Ateşi - Amanda Hocking (Kanin Günlükleri #1) | Kitap Yorumu #36

***Tanıtım*** Fantastik / Kurgu / Yabancı Orijinal İsim:  Frostfire (İngilizce) Sayfa sayısı:  328 Ebat:  13.8x21 cm Yayın Tarihi:  Mart 2016 ISBN:  978-605-09-2568-5 Buzlar ülkesi Kanada’nın derinliklerinde, troll kabilelerinin en güçlüsü Kaninler hüküm sürüyor. Uzun sarı saçları ve mavi gözleriyle Kaninler arasında hemen göze çarpan, on dokuz yasındaki Bryn, kabilesinden dışlanmış bir melez ve tek isteği, kralın seçkin muhafızlar ordusunda  kendine bir yer edinebilmek... Aşkları için seçkin konumlarından feragat eden anne babasının aksine, Byrn ülkesine ve halkına hizmet etmek, isinde en iyi olabilmek için her şeyden vazgeçiyor. Bryn’in bir de gizli bir amacı var: babasının canına kast eden eskinin muhafızı, şimdinin haini yakışıklı Konstantin’den intikamını alabilmek. Byrn’ın soluk kesen “Kanin Günlükleri” macerası Buz Ateşi ile alev alıyor. ***Yorum*** ''Demek biz...'' Duraksayıp dudaklarını yaladı. ''İnsan değiliz, öyle mi? Hayır, puma ile aslan ar